Blogcularla İzmir’de bir araya geldik

Benim uçak kaçırma fobim var, çok uçak kaçırdığım için uçak bileti alırken boş boş endişeleniyorum, yine kaçırır mıyım acaba diye. Bir keresinde 5 dakika ile uçağıma binememiş uçağın havalanmasını seyretmiştim ve taksiye atlayıp otogara gidip otobüse binmiştim, benzer bir iki olay daha oldu. İzmir için uçak bileti rezerve etmiştim, parasını işte bu uçak kaçırma huyumdan dolayı ödemedim, pazartesi günü öder alırım dedim. Pazartesi günü bu sefer uçağı değil, biletin parasını ödemeyi kaçırdım, pazartesi akşamı evde bilgisayarıma oturunca aklıma geldi, tabi artık çok geç olmuştu uçak kaçmıştı. Ulusoy’un web sitesine gittim hemen bir otobüs bileti aldım. Uçak 19’u İzmir deki blog yazarları toplantısı günü sabahıydı, tabiî ki otobüs blog yazarları buluşmasından bir gün önce 18′, gece 23:00 deydi.
Otobüs oldukça konforluydu, giderken de gelirken de Ulusoy’un otobüslerini seçtim, otobüs de kablosuz internet bağlantısı vardı, koltuklar uçak koltuklarından daha genişti, uzun zamandır otobüs yolculuğu yapmamıştım, İstanbul’dan İzmir’e 8 saatlik bir yolculuktan sonra hemen Karşıyaka’ya Başak’a gittim.
Otobüs de sanırım 3 saat kadar uyuyabilmişim, bayılmışım desem daha doğru, feribot ve sonrasında Susurluk’ta bir mola veriyor ve benim uyuma vaktim maalesef mola anına denk gelmiş, bu da kötü oldu. Tam uyandım baktım otobüsün ışıkları yanıyor, oh be mola yerine gelmişiz ineyim derken bir de baktım hareket ediyoruz, meğersem mola bitti yola devam olmuşuz.
İzmir’e vardığımda fena yorgundum ama bütün gün ayakta ve hareket halinde olacağımı da biliyordum, Başak bana mis gibi bir İzmir atmosferinde kahve ısmarladı o iyi geldi. Daha sonra buluşmanın yapılacağı mekana erkenden gittik.

Buluşmanın yapılacağı mekanda kablosuz internet bağlantısı var biliyorduk fakat talihsizlik tam da bir dönüşüm yapıldığı zamana denk gelmişiz, local adsl bağlantıları iptal edilip Ttnet’in verdiği farklı bir kablosuz ağ yapısına geçiyorlarmış o sıra ve bize internet yoktu maalesef orada.
E bizler paralı müşteri olmadığımız için oranın yöneticileri pek iyi davranmadılar bu da tatsız bir şey gibi görünse de bence daha iyi oldu çünkü bu sayede çimenlere çıktık.

Mekandan topluca çıkış yapıp ileride bulunan çimen restorana yağ satarım bal satarım vari bir yuvarlak oluşturduk, biraz bakıştıktan sonra ben hadi tanışalım bari deyip mikrofonu arkadaşlara uzattım herkes kendinden bahsetti. Daha sonra ufak tefek sohbetler şeklinde vakit geçti. O ara tabiî ki güneşin altındayız, benim surat yanmış, denize gitmişim misali.

Oradan bazı arkadaşlarımız ayrıldı, kalan 5-6 kişi yemek yemeye karar verdik, yedik. Sonra çay içelim dedik, çaylarımızı da içtik. Bir sürü fotoğraflar çekildik bu arada.
Evli evine köylü köyüne misali herkes dağılınca Başak ve ben kaldık, Başak’ı da evine bıraktıktan sonra Oğuzhan’lara gittim, saat 23:00 gibiydi, saat 01:00 e kadar yemekti, çaydı, internet di şuydu buydu geçmiş, hayal-mayal hatırlıyorum elimde bir liste ve ben onu bilgisayara geçiriyorum, liste buluşmaya katılan blogcuların isimleri adresleri. 01:00 gibi sonun da yataktaydım ve kafamı yastığa koyar koymaz bayılmışım.

Ertesi gün Pazar günü, öğlen kalktığımda saat 11:00 di, fena uyumuşum. Kalkar kalkmaz kahvaltı, daha sonra Oğuzhan ın 1971 model Wolsvagen Kafer ine atlayıp Karşıyaka’ya gittik. Başak ile buluştuk elimizdeki fotoğrafları Flickr’a yüklemek ve hazırladığım listeyi katılan arkadaşlara göndermek için internet bağlantısına ihtiyacımız vardı, Başak’ın da zaten iş yerinde işleri varmış böylece Başak’ın iş yerinde yani Hastane de soluğu aldık. Başak işlerini hallederken ben de fotoğrafları Flickr’a yükledim ve hazırladığım listeyi diğer arkadaşlara gönderdim. Arkadaşlara gönderdiğim liste de bir kaç hata yapmışım, örneğin Elif’in adını Ekif yazmışım, Akif gibi olmuş. Blogunun ismini kendi bile söyleyemeyen genç arkadaşımızın da blog adresini hatalı yazmışım ki bu beklenen bir şeydi zira hem liste farklı farklı el yazıları ile yazılmıştı, hem de adreslerin çoğu fena karmaşıktı.

Tüm bunlar bitince otobüs biletimi 20’si Pazar akşam 22:00 ye aldım. Bindiğim otobüs İstanbul’dan İzmir’e geldiğim otobüsün ta kendisiydi, yani hem giderken hem gelirken aynı araç ve personel ile geldim, bu sefer sol tarafta ki tekli ve bana göre daha hoş olan üst kattaki koltuk değil sağ taraftaki çiftli sırada cam kenarı olan ve arkalarda daha sarsıntılı bir koltuktaydım. İzmir’e giderken 3 saat gibi uyuyabilmiştim fakat bu sefer İstanbul’a dönerken gram uyku uyuyamadım çünkü hem uyumakta zorluk çekiyordum, hem otobüste internet vardı hem de daha sarsıntılı bir koltuktaydım. Neyse ki Karşıyaka’dan özel karışık bir kuruyemiş almıştım ve laptopum da izlenesi film de vardı. Sabah 7’de Ulusoy Merter tesislerine vardım, oradan servise binip eve geldim, ve şu an bu yazıyı yazmadayım.
Tüm bu 3 gün ben de uykusuzluk hat safhada olsa da harika bir gezi yaptım ve aklım biraz İzmir’de kaldı diyebilirim. Bir dahaki ay yapılacak İzmir buluşmasını dört gözle bekliyorum, katılan arkadaşların hepsi ayrı birer renk kattılar onlara çok teşekkür ediyorum.

Türk blog yazarları İzmir buluşmasına Katılan blog yazarı arkadaşlar;

Türk blog yazarları İzmir buluşmasın fotoğrafları için: [via]