
…kendimi işime adamıştım.
Gözüm başka hiçbirşeyi görmüyordu, ailemi, dostlarımı ikinci planda bırakmıştım. Kendim içinde birşey yaptığım söylenemezdi.
Başkaları için yaşıyordum. Sonra birgün sen çıkıverdin karşıma beni öyle gelgitlere soktun ki benim bile kendimi tanımadığım zamanlar oldu.
Evet dedim ilk defa kendim için birşeyler yapıyorum. İkinci planda bıraktıklarım arasına işimde girmişti artık. Sadece sen vardın…
Dünya dahada doğrusu dünyam senin etrafında dönüyordu, güneşim sen gecem sen olmuştun…
Sonra hayat bir sınav çıkardı önümüze ben zorlu olucağını biliyordum ama bu kadar olacağını tahmin etmemiştim..(askerlik)
Bu yüzden askerlik için ömrümün sınavı derdim hep. Öyle de oldu geçemedim bu sınavı, geçemedin bu sınavı, döndüğümde bütün şıklar değişmiş bütün doğrular yerini yanlışlara bırakmıştı. Çabalıcak gücümde affedicek sevgimde kalmamıştı sana.
Dönmeden önce hazırlamıştım kendimi gömmüştüm seni yüreğimin derinliklerine, öyle derindeydin ki zihnim saatlerce çabalasa da çıkartamıyordu seni.
Sense olmadık zamnlarda bir zehir gibi mezarından çıkıp kanıma karışıyordun. Seni çıkarmaya gücü yetmeyen zihnimin tekrar gömmeye gücünün yetmesi ne mümkün…
İki ay oldu özgürlüğüme kavuşalı. Ama anlıyorum ki ben aslında şimdi haps olmuşum. Etrafının tellerle çevrili olması zor ama zihninin yüreğinin ördüğü duvarlar arasında her gün geçmişten kesitler görerek işkenceye maruz kalmak daha kötü.
Şimdi bir boşlukta önümü göremeden ne yaptığımı planlamadan duruyorum.
Hayatımın belirli zamnlarında ikinci planda bıraktıklarım vardı ya sen varken üçtü sen yoksun beşoldu, dördüncüsü sen beşincisi ben.
Aynı anda bütün değerlere önem veremeyen beceriksiz ben….