Türkiye’de böyle bir çaresizlik görüyorum ben, büyük işler yapamayınca küçükleri büyütmek.
Küçük hesapları büyütüp ondan nemalanıyorlar, yaptıkları hep bu. Politika, her türlü ticaret, spor, vs vs. Bunlar sadece günü kurtarıyor ve ağrıyı o anlık dindiriyor, hiçbir kazancı olmamasına karşın o an insanları etkileyip olayı kurtarıyor. Ama yarın? Yarında başka bir küçük hesap bulup devam ediyor, küçük hesap kalemleri çoğaldıkça, devam ettikçe büyük kayıplar da çoğalıyor ve bir yerde patlıyor işte biz buna kriz diyoruz.
2009 yılında, kişi başına düşen milli gelir, %19 azalmış, bu resmi bir rakam, 1950 yılından veri ilk defa geriledi. Bu gerileme dünyanın diğer ülkelerinde şöyle oldu; rekor gerileme yüzde 41.4 ile Ekvator Gine’sinde. Libya 33.9, Rusya 24.8, Norveç 18.7, Lüksemburg 16.5, İspanya 11.3, İtalya 10.4, Malta ise yüzde 8.6 gerileme. Teğetin nereden geçtiğini veya geçmediğini rakamlar ortaya koyuyor, siyasiler ancak yandaşlarını ve bunları okuyup görme yeteneği olmayanları inandırabiliyor. Rakamları iyi anlayabilmek için birçok parametreyi göz önünde bulundurmak gerekiyor her ülke tek bir kalıptan çıkmış birbiri ile aynı değil.
Küçük hesapların da büyüğü küçüğü var, örnek vermem gerekirse ev yaptıran bir adamın 10 yıl garantili kullanabileceği sağlam malzeme yerine daha ucuza ve daha az vakitte işi yapabileceği, daha maliyetsiz olan malzemeyi kullanması. Bir örnek daha, bir futbol klübünün 1999 da aldığı uluslararası kupanın ardından 10 yıldan fazla vakit geçmesine karşın üzerine bir taş bile koyamaması, böyle giderse de asla koyamayacaklar.
Biz bu kalitesiz, küçük hesap yapma kafasıyla adam olamayız bunu bilin. Elazığ’lılara geçmiş olsun.