Üff! Felaket bir gündü gerçektende.
Zaten gözümü açtığım ilk anda hissetim bugün yolunda gitmeyecek olayların pembe – mor diziler halinde beni bulacağını. Radyo kanallarını değiştirsem de, günlük koşuşturmalardan bu şekilde kurtulamayacağımı. Ve ne yaparsam yapayım kesinlikle yataktan çıkmak zorunda olduğumu ister istemez kabul etmek zorundaydım.
Felaket geliyorum demişti bir kere;
İlk etapta, diş fırçam belli etti kendini (Avuaa. hâlâ dişetim acıyor!)
Duş kabinine parmağımı nasıl sıkıştırdığım ise bir muamma.
Bir anda “oldu da bitti maşallah” türünden, ama acısı gün boyunca hep içimde kaldı.
Merdivenden inerken nasıl oldu da birkaç basamağı bir anda “rüzgar gibi geçtim”, bilemiyorum.
Ama burkulma olmadığı için mutluyum.
Kısa gezi öncesi iğrenç bir durum olurdu gerçektende.
Korna esliğinde selam verenleri fark edince anladım ki, kırmızı ışıkta geçmişim!.. pöfff.
Eh olsun bu kadar kusur arada sırada bendede olmalıydı.
Ama siz bu satırları okurken akıbetiniz ne olur bilemiyorum. Hahahaha.
Umarım geçici(bulaşıcı) değildir!
Her neyse bugün kesinlikle derin bir depresyona son sürat giderken pozitif düşüncem ve bakış açımla (! ?) üstesinden gelebildim nihayet.
Bazen bir uçurumun kenarından seyrediyorsundur hani Dünyayı. Sanki birden toprak ayaklarının altından öylesine kayacakmış gibi hissedersin kendini. Ha düştün düşeceksindir, hani dizlerin titrer de, fark etmezsin bile etrafında olan bitenleri ya bazen.
Bir dost istemez misin o an yanı başında? Hiç konuşmayan sadece seni dinleyecek – arada bir başını omzuna yaslayacağın ve sım-sıcacık dokunuşlarla belli belirsiz sırtını sıvazlayan bir dost. Ben bugün o dostu buldum işte! Megerse onu boşuna başka yerlerde aramışım oysa o hep benim içimdeymiş.
“Gençlik başımda duman, ilk askım – ilk heyecan, kovaladıkça kaçan, ateşböceği misin?”
Evet; hem dost hem de hiç sönmeden parlayacak bir ateşböceği olmak esasında hiçte zor değil. Yeter ki kendine karsı düzgün eleştirileri yapmayı – şımarmak isteyince şımarmayı – yasamak için özgür olmanın esasen “özgürlüğün” ne anlama geldiğini bildikten sonra insanin en gerçek, en yanılmaz, en eleştiren dostunun kendin olduğunu bileceksin!
Ben bugün ilk andan itibaren iğrençtim!. İğrençtim! Etrafimdakilerde hiç bir değişiklik yokken ben tek kelimeyle bastan aşağı iğrençtim. Etna bile zamanında bu denli patlak vermiş olsaydı insanoğlu kıyamet günü geldi sanırdı; kendi kendime kaldığım ilk anda detaylı düşündüm – eleştirdim ve gördüm ki, suçlu bendim!
Hatasız kul olmaz; Yok olur ama günahsız kul olmaz bence. Kendi adıma günahlarımı minimuma indirip hata yaptığımı kabul ettim ve tüm ahaliye neler vaad ettim bir bilseniz.
Onlarin bu sevinci benim cüzdanıma kesinlikle hata olarak geri dönecek ama bu patlama beni kesinlikle bir 5-10 sene idare eder artik.
En azından etmeli 🙂
“Ateşböcegi olmak varken” için 2 yanıt
🙂 gene yazını sonuna kadar okudum güzel olmuş
valla bende kendimi çok dinler oldum ama bu iş şizofrene kayar diye korkuyorum 😛 hangisi doğru hangisi yalnız ben kendime ne kadar arkadaşlık yaparım, iyi arkadaşlık mıı kötü arkadaşlık mı? ateş böceği olmak da zor bea
zor tabii
hele etrafimizda börtü böcekler ucusurken kim n'tsin ates böcegini?
ama arada icimize dönüp, kendimizi elestirilebilmeliyiz.ise yariyor !
ben 4×4 lük değilken karsimdakinden ne bekleyebilirim ki? demi ama 🙂
* 4×4'lük sadece yaziya uyum saglasin babinda yazilmistir ..
muhlis, uyumlu ve bir o kadar ahenkliyim masallah 🙂 *