Günlerden bir gün; geleceğin karmaşası içinde boğulmaya atılmaya karar veremeyen o kızdım aslında. Kariyer hedeflerini yüksekte tutan. Her kapının önünde açılacağını sanan.
Dünya çapında “hayallerindeki gelecek” olarak görüyorlar kendilerini. Aslında itiraf edeyim hayalimdeki geleceğimin gerçekleşebilme ihtimali heyecanlandırmadı desem külliyen yalan olur. İşte bu yüzden özgeçmişini yükle linki adeta hayallerime açılan o şaşalı kapıydı benim için. Nitekim tıkladım da girdim de ve bilgileri tek tek doldurmaya başladım. Adımı, soyadımı, doğum tarihimi, adresimi doldurdum.
Yavaşça aşağıya gelirken ne göreyim son çalıştığınız yerdeki görev süreniz . Şimdi öncelikle hiç iş tecrübesi olmayan biri neyi işaretler ki. Aynen ben de öyle bakındım hayır şundan eminim ki iş hayatına atılsam eminim şimdiye kadar ceo olurdum ama işte fırsat olmadı. Hadi onu geçelim dedik altta koskocaman tecrübeleriniz demez mi üstelik. Şey nasıl desem aslında yok yok benim tecrübem yok desem. Aslında var da yok yazları babamın yanında internete girer o da sağolsun arada cebime harçlığımı fazladan koyar eve o günkü işe yaramışlık etkisiyle gönderirdi. Yani bu soruyu da geçelim. Daha da aşağılarda referans istiyor benden. Tamam o zaman diyorum ve düşünmeye başlıyorum. Kimi yazsam , kimi yazsam aslında eski çalıştığım yer bana kesin referans verir ama neydi o şirketin adı acaba. Ah doğru benim iş tecrübem yoktu yani bunu da diğerleri gibi es geçelim mümkünse.
Bizlere konferansa “hayallerimdeki gelecek” için bana kapıları açan o insan yanında firmasının canavarıyla gelen amacımız sizinle; siz gençlerle iletişim kurmak diyen güzel bayan iletişimi yanlış yerde aramıyor mu sizce de.
Zira benim ne tecrübem var ne de referansım. Ama sigorta mı durun durun onu babam yaptırmıştı zamanında ah o da mı sayılmıyor. Neyse bir daha ki sefere siz kaybettiniz aslında. Zaten şu an telefonum çalıyor. Kesin biri bana milyon dolarlık teklif yapacak.
Ayça Yılmaz
Blog Wolkanca yazarı