Kategoriler
Gündem

Freni patlamış açılım!

Ne açılımmış. Memleketi daha sözü edildiğinden itibaren ikiye bölmüş, büyük çoğunluğu huzursuz etmişti. Doğru, bu ülkede bir Kürt sorunu var ama çözümü bu şekilde olamazdı, olamadı da zaten.
Dağdan inen teröristlerin coşkulu bir şekilde karşılanmasını kanım donarak izledim. Birer halk kahramanı, devrimci gibi karşılandılar. İşte yirmi beş senelik bu Kürt sorununda, bu zamana kadarki en vahim tablo ortaya çıktı. Sözde bağımsız yargı, teröristlerin ayağına kadar gidip yine sözde tarafsız mahkemeler kurdu. Teröristlere resmen "Öldürdükleriniz size feda olsun, haydi buyurun elinizi kolunuzu sallayarak dolaşın" denildi. Hem de dağdakilerin "Bu açılım bu şekilde devam etmezse silahlı eyleme devam ederiz" diye tehdit savurmalarına rağmen. Tabi İmralı’da tatil yapan Ayşegül’ün yanına daha fazla yalnızlık çekmemesi için mahkumlar gönderilmesinin bile düşünüldüğünü unutmamak lazım. O kadar şey olurken, orda sıkıntıdan patlamaması gerekirdi, yazıktı.

Buradan duygusal mantıkla çıkarılacak sonuç, bunca askerin boşu boşuna şehit olduğudur. Vatan uğruna değil de pisipisine öldükleridir. Çünkü o teröristlerin bu kadar bağıra basılarak karşılanması, PKK’yı destekleyen büyük bir taraftar grubunun aslında Kuzey Irak da değil de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşadığını açıkça gösterdi. Ben, en son bu kadar büyük bir karşılamayı milli takım dünya üçüncüsü olduğunda görmüştüm. Demek ki ortada çok büyük bir sorun var.

Şehit ailelerinin tepkisi çok yerinde oldu. En azından, gözü dönmüş teröristlerin ve onların siyasi ve sivil destekçilerinin biraz duraklamasını sağladı.. Hükümet halka sevimli görünmek, şehit ailelerinin tepkisini daha da çok çekmemek için kısa vadede zoraki geri adım atmak zorunda kaldı. Ama bu plan tabiî ki de burada bitmeyecek. Şimdi gündeme domuz gribi arası verildi.. Bu ara, onların yeni planlar yapmasını sağlayacak. Bizim de planlar yapmamız lazım! Domuz gribinden korunmayı düşündüğümüz kadar biraz da bu kanserli hastalıktan kurtulmanın yollarını aramakta fayda var. Yıllardır bu hastalığa karşı kemoterapi görüyoruz ama yine de büyük bir hızla ilerliyor.

Kürtlerle bir araya gelip çözüm üretmenin aciliyetini biliyoruz. Ancak bunu siyasetçiler ne yazık ki beceremedi, becermeleri mümkün de değil. O kadar ayak oyununun oynandığı, kapalı kapılar ardında gizli anlaşmaların yapıldığı bir ortamda çözüm üretilemez. Bu çözümü halk olarak bizim üretmemiz lazım. İlk defa taraf olmaktansa bu soruna karşı birlik olmamız gerektiğini düşünüyorum. Ya da bu soruna ve bu sorunu üretenlere karşı hep birlikte taraf olmak. Bu bizim elimizden gelebilir ancak. Türk ve Kürt, tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, aynı ülkenin topraklarında yaşayan vatandaşlar olarak bu savaşı bitirebilir ve ülkeyi kurtarabilir.

Yoksa bu ülke için canını vermiş ve verecek olan herkes boşu boşuna ölmüş olacak!