Kategoriler
Blog

029ur’u kaybettik

029ur
Şimdi nasıl yazsamki bunu, bu adam manyak yazar öyle böyle değil ama artık yazmayacak sanırım. 029ur dükkanı kapattı yastayız 🙁 o bir efsaneydi.
sabahlamakla sabahlamamak arasındaki ince çizgidesindir. yatsan uyursun ama yatmazsan da uyuklamazsın. saate bakarsın, i:ki filan çıkar. yatmaya meyillisindir. oyalanırken saate bir daha bakarsın ki dö:rt olmuştur. lan en iyisi uyumadan işe gitmek iki saat daha geçiririm bir çay koyim bari dersin. süpersin. benimki demli olsun.

…haleluya demeden olmaz (yo yo) haleluya demeden olmaz.
https://wolkanca.com/eski/wp-content/uploads/i/ses/haleluyademedenolmaz029ur.mp3

herşeyle herşeyin arasındayız
birine öyle uzak ötekine bu kadar yakın
ağzına sıçmışlar duyduğuma göre
bıyık bırakmışsın…

dişin ete sürtünürken çıkardığı sesi duyuyor musun
cızırtılarla
bilmem
neden suçluyuz
bir sonbahar denizine dökülürken klarnet eşliğinde akşam
çay içip sohbet etmemizi
çağırıyorlar tanık sandalyesine
haleluya demeden olmaz
haleluya demeden olmaz

şaşıyorum hâlâ insanı kanatan hakikatler olmasına
ve yalnızlığa
yalnızlığın yumurtalıkları falan var
salataya karabiber koyar gibi sallanıyordu kolu
ölmekte olan kadının
ayağında kan kırmızısı bir çorap
bıraksalar
tetiklerimi evde bırakırdım sayın jüri üyeleri

ve atardım yalnızlığın tâ yumurtalıklarına kadar
bir yumruk
haleluya demeden olmaz haleluya demeden olmaz
bana gözlerimi vermiyor
eteklerini kısaltıp yüzlerini saklayan kadınlar
hışırtılarla
üzülme sen biz de sarhoş şarkılar birgün söyleriz
bir plak iğnesinin çizdiği yüzlerle
üzülmezsen

tasmanya’da amma da dudaklarımızı tükürürüz
tetiklerini yitirmiş bir otomatik tüfekle
bak insan
sevmesini öğrenebilir hapishanesini
at yalnızlığın yumurtalıklarına bir tekme daha
hayır port arthur’a sapmadım önünden geçtim sadece
silah sesleri geliyor
şu kafetaryadan veya daha yakından dan dan
sayın jüri üyeleri hayata düşeceğimi bilseydim aranıza
dün adlı bir dağdan
terliklerimi evde bırakırdım elbette bir de
cebimde bulacağımı sandığım kibritlerimi
suç aletlerimi

ellerini yüzüme örten o kağıt kız artık
haleluya demeden olmaz
haleluya demeden olmaz
elimde tek bir tetik ve yalnızlığın tâ yumurtalıklarına varana kadar
kolu elbette salataya karabiber koyar gibi sallanmalıydı
arabalar yavaşlayarak yanından geçerken

bunlar ellerim bu ahlâkım bu az önce çıkarttığım yangın
hayır çorap kırmızı sadece
aceleye getirilmiş bir gecenin yarısında
bak ben söyleyeyim bıktım senden ve tanrılarından dan dan
silah sesleri geliyor
`dinle plakların iki şarkı arası cızırtısından şimdi sesimi`
bir sessizlik planladım misafirlere
zor pazartesiler geçsin
kızlar sokaktan istediği erkeği seçsin diye
çünkü blues az anlıyor musunuz
haleluya demeden olmaz haleluya demeden
olmaz

onu da ver diye haykıran ran ran
misafirlerin arkasından dan
artan jambon cips ve şampan
ya şu evi de yakmalı şu küçük kızı da öldürmeli
dişin eti özlemesini duyuyor musun
vınıltılarla
salataya karabiber koyar gibi sallanan kollar
haleluya demeden olmaz haleluya demeden
bu gruba bir basçı lazım
çünkü adalet az
ol
ma
z

şimdi şehre su veren bütün vanaları kapatmalıyım
sokaklarda yalnızlığın yumurtalıkları var ve yazman hanım
benimle evlenmeyen
ne çok tütünsüz bol vitaminli bordo çoraplı kızlar
var ve inanın birbirlerine çok yakışıyorlar
bu delik alnınızın ortasında iyi durdu bayan
bir hatıra port arthurdan dan
evet bu hayatın biraz kırmızısı az az
daha yüksek sesle
haleluya demeden olmaz haleluya demeden olm
a
z
bilseydim tetiklerimi terliklerimi evde bırakırdım
ilkokulların kurumakta olduğunu böylesine
evet hep beraber

haleluya demeden
o
l
m
a
z
haleluya demeden olmaz
siren sesleri yaklaşıyor
hamburgerinizden geçen bir mermi
yalnızlığın ta! yumurtalıklarından geçen bir tekme
hayatınızın ortasından geçen sidikli bir aşk ta! aşk
bütün haksız yere övülmelerim gözlerimin önünden

ellerini yüzüme örten kağıt kız artık – ateşinizi alabilir miyim
haleluya demeden olmaz haleluya demeden olmaz
sigara kullanmam
port arthurdan silah sesleri geliyor veya çok daha yakından
ve arlanmaz devrimci gülüşümü nereden bulduğumu soruyorsunuz
kendinize dan dan
mesela karşı masadan sayın cinayet masası yetkilileri
bir armağan bir armağan
danseden hayaletlerinizi kırıyorum
şangırtılarla ve birbiri ardından
bir an şakağımı soğuk bir vanaya dayıyorum
ölüler geçmiş buradan
haydi hep beraber dişleri gıcırtılarla
haleluya demeden olmaz haleluya demeden olmaz
insanları değil tenhalığı sadece

yaşamak sadece yaşamaktan ibarettir
boş bir oda gibi nedensiz
aşk şiirleri ve yanan şehirler buradan gelir
yine de kimse inanmaz…

029ur’u kaybettikiçin 7 yanıt

geçen gün de aklıma bu konuda bir şey geldi blogculara öyle alıştık ki hani onlarda gitse ne olur diye, çok üzüntü verici ama hayatın gerçekleri bu
işte cevap o belki gitse de yine var olacak içimizde ve internetin bir köşeseinden çıkar seslenir bize.

üzüldüm ya ne güzel alıntı yapıyoduk şaka he öle bişi yok her şey kendimin wolkanca bu sana bir koz olmasın ? a.q zaten her gün diyosun lankubo kafliyon yazımı artık yazını felan almıyom ….hehhe gmailde topluyorum aslında şöle 1 ay sonra ben yazarım. wolkanca harikasın

7. ve 10. maddeler bu durumu çok iyi açıklıyor.("blog sahibi olmak için gerekli özellikler nelerdir?&quot😉

evet;
# ben sıkıldım diyerek en az bir kere blogunu kapatır.
# bütün blog sahipleri giden blogucunun arkasından üzülmezse blogıırcı olamaz

volkan abi son dediğin madde gerçekten doğru blogcu olmak demek herkesin gerçekten içinde acııyı beraber paylaşması demek 😥 ama gülmekte gerek 😆