Arkadaşlar 20 Ekim 2009 Salı günü bir tanıdık vasıtasıyla Terazidere Spor Kulübüne gittim. Ben seçmelere katılıp deneneceğimi zannederek gittim kulübe.
Yanımda 20 yaşındaki amcaoğlu Ercan’da vardı. İkimiz gittik kulübe giyindik, sahaya çıktık. Çift kale maç yapacağız ve orada iyi oynayanları hoca takıma alacak zannediyoruz. Meğerse bizim gittiğimiz gün idman programına göre koşu günüymüş.
Koşu gününde idman boyunca sırf koşuyormuşsunuz. Ben ve kuzenim, 2 aydır ayağımıza doğru düzgün top değmemiş haldeyken çevresi 400 metre olan saha etrafında rahat 10 tur koştuktan sonra pert bir şekilde eve dönecekken hoca benim ’koşmamı’ beğenmiş olacak ki ertesi güne (çarşamba’ya) tekrar aynı saate randevu verdi.
Tekrar gittim. Şanslıydım. Çift kale maç günüydü. Halı sahada fırtınalar estiren ben burada da döktürürüm herhalde. Olmadı. Öyle kolay değilmiş. Açıkçası şok oldum. Halı sahada cin gibi bir o yana bir bu yana koşan ben, kulübün sahasında yaşları benden büyük olan ’’a takım’ oyuncularına karşı hiç bir varlık gösteremedim. Kaldı ki buna bağlı olarak 20 veya 25. dakika gibi oyundan da alındım.
Ama öğrendim ki televizyon karşısından maç izlerken futbolculara yapılan ithamlar hiç sahici değil. Çünkü ben yıllarca bek olarak iyi oynadığımı sanıyordum.
Profesyonel olarak sahaya çıktığımda ofsayt taktiğinden, kaleciden top alma taktiğine kadar bir çok konuda eksiklerimin farkına vardım. Ve bekte oynayan futbolcuların aslında en zor işi yaptıklarının da farkına vardım. Frovet ve orta saha oyuncuları aktif dinlenme yapabilirken defans oyuncuları hiç bir şekilde durgunluk gösterebilme lüksüne sahip değiller. Ayrıca antrenman saatlerimde 20:30 ve 22:30 arası idi.
Ben dershane &okul& kulüp bunları bir arada götüremeyeceğimi anladım ve bu yazıyı yazarken kulübe de veda etmiş bulunmaktayım. Oysa sabredebilsem ve 1 sene bu kulüpte oynayıp lisans alsam dayılarım sayesinde bir yerlere gelecektim. Ama kahrolsun eğitim sistemi ki bana bu şansı tanımıyor. Öss denilen illet hayatımın her anında bana bir zorluk çıkarıyor.
Neyse arkadaşlarım öğrenmiş olduğum bir şey var ki o da, ’’ya okul, ya futbol’!