Kategoriler
Kültür Sanat

18 Ağustos

takvim

Yıl 2009
18 ağustos   00:01
Yerimde duramıyorum. İçim kıpır kıpır.
Sabaha kadar uyumayı planlamıyorum zaten, uyuyacağımıda düşünmüyorum.
Dakikalar ilerledikçe facebook’taki kutlamaları yanıtlıyorum mutluluğum artıyor.
Her ne kadar bendeki mutluluk farklı olsada birleşiyor diğeriyle.
Saatler sonra olucakları aklım kafamda film şeridi gibi kendince yorumlayıp izletiyor bana.
Sıkılmadan izliyorum saatlerce, seneryoya müdahale ediyorum tabi ama her müdahalemde sonu değişmesede verdiği mutluluk katlanarak artıyor.

06:00
Hala aynı herşey, çok mutluyum.
Yatağıma uzanıyorum içim içime sığmyorken ben yatağa sığmaya çalışıyorum büyüdüğümü bir kere daha anlıyorum ozmn 🙂
İçtiğim zamnlar en çok hoşuma giden yatağıma uzandığım zamndır. Hiç bir şey umrumda olmaz yüzüm güler öyle huzurluı olurumki
o an gözümü kapasam hemen uyurum.Kafam güzel olmayıncada aynısı olabiliyormuş onuda öğrendim::D
gözümü kapadım….

saat :12: 00
Hemen kalktım yüzükleri almam lazımdı fırladım durağa.
…Beyazıtta indim yüzük almak için dolaşmaya başladım, normal şartlarda beğenmek kolaydı da, o gün hayatımın en zor kararı yüzük beğenmekti nerdeyse,sonunda beğendim tabii ki.

16:30
Berbere koştum düzeltmeleri yaptım ordan eve.
geceye uygun birşeyler giydim ve beklemeye başladım..

18:30
Plan biraz sapsada yola koyuldum,seni beklerken hâlâ kafamda binlerce düşünce dolanıyordu, dalgındım düşünceleri kontrol etmek zor değildi ama mutluluk verdiğinden istemiyordum.

Ve sen kapıda göründüğünde mutluluğum içime sığmıyor gözlerimden akıyordu.
Sarıldım, ikimizinde diyecek çok şeyi vardıda, o an için biz güzel olanı, susmayı seçtik. Zaten söyliceklerimizi
fazlasıyla belli ediyorduk.

20:15
Galata Kulesi
Günlerdir planladığım gelmeden yaşadığım mutluluğun gerçekleşeceği yer…
Birer kadeh şarap suskun ama dolu dolu bakışların, sıradanlıktan sıyrılmış sohpetin ardından, eşssiz istanbul manzarası.
Tarif edilemez mutluluk yersiz heycan eşliğinde cebimden yüzüğü çıkardım. Yüzüne baktığımda gözlerin yaşlı,gözlerim yaşlı,
anlık bir duraksamanın ardından yüzüğü ait olduğu yere taktım. Bakışlara aldırmadan ikimizde ne hissediyorsak o an onu
yaşadık.Nerede olduğmuzun önemi yoktu, zaten biz o an orda değildik.

22:00
Ortaköy

Kuruçeşme Arena’nın hemen yanında bir park vardır bilenler bilir. Çok gitmeme rağmen adını şimdi anımsayamıyorum.
Orayı çeok severiz, böyle güzel bir günün ardından elbet orda olmalı çimenlerine uzanıp yıldızları seyretmeliydik.
Öylede yaptık.Sonra kuruçeşme arenedan Kenan Doğulu’nun sesini duyduk. Böyle güzel bir günde orda olmalıyız dedik,
hemen kalktık. Bilet bulma zor tabi,karaborsadan ilk bilet alışımı o gün yaptım.Son olucağına da o gün karar verdim.
Daldık konsere,onca güzel şeyin ardından güzel bir organizasyonla tamamladık günü. O gün hayatımda en mutlu günümdü…
Son olduğunu bilmeden

Yıl 2011
Ağustos 18 saat 00:10
Facebook’taki yorumlara baktım tıpkı 2 yıl önceki gibi.
Ama bu sefer o günki kadar mutlu değilim aksine mutsuz, huzursuz ve doluyum.
Son bir yıldır bu günden korktum hep planlar yaptım seni unutmak için,beraber gittiğimiz, bizimle bütünleşen her duvarında,
her kaldırımında seni hatırlatan yerleri bu sefer tek gezicek,her mekanda senden kalan bir anıyı bırakıcaktım.
Yüreğime yok artık o, artık alış diyecektim.
O an geldi çattı ama benim ne cesaretim var, nede yüreğimin dayanacak gücü.

Bu gün tıpkı 2 yıl önce olduğu gibi doğum günüm. Ama sen yoksun ya, anlamı yok ve artık yılda bir gün acı çekmeye mahkumum.
364 gün kaçtığım, gömdüğüm duygular yılda bir gün benden hesap soruyor. Takvimde hesap günü belli olsada kendimi hazırlamam
mümkün değil bu güne…
Gömdüğüm mezardan çıkıp karşıma dikildin bu gece. güzel günleri anıyoruz şimdi seninle, yalnız bu sefer
mutlu olmak için değil acı çekmek için.