Kategoriler
Genel

Dünya Bisiklet Günü

Aydan Çelik’in #DünyaBisikletGünü için yazdığı yazıyı okuyun.

Evet bugün Dünya Bisiklet Günü ve aynı zamanda dünyanın bir yerlerinde 55 yıl önce dünyadan ayrılan Nâzım Hikmet anılmakta.

3 Haziran’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından Dünya Bisiklet Günü ilan edildiği 2018 yılı, aynı zamanda bisikletin icadının 200. yılına denk geliyordu. Baron Karl von Drais’in 12 Ocak 1818’de patentini aldığı “koşu makinesi” (Laufmaschine) bisikletin atası kabul ediliyordu. İki tekerle bir kalastan müteşekkil bu alete, mucidinin adından hareketle draisine (drezin) deniyordu.

Aslında icadın tarihini daha geriye, Rönesans’a kadar götürenler vardı. 1974’te ilk bisiklet tasarımının Rönesans’ın simge ismi Leonardo da Vinci’ye ait olduğu iddia edildi. Onun eskizlerinin ve notlarının toplandığı Codex Atlanticus’ta o güne kadar “fark edilmeyen” bisiklet çizimi kanıt olarak gösterildi. Ne var ki çok geçmeden söz konusu eskizin, esere 1960-70 arasında yapılan restorasyonda eklendiği ortaya çıktı. Bugün halen, eskizi orijinal kabul eden bir grup insan olsa da genel kanaat ters yöndedir.

Nâzım’ın Leonardo’ya beslediği muhabbet hepimizin malumu. Taranta Babu’ya Mektuplar’ın ikincisinde “Leonardo da Vinci’nin öpülesi eli”nden söz eder mesela… Müzelik olmaktan sıkıldığı için Louvre’dan firar eden Jokond (Mona Lisa) ile Sİ-YA-U’nun aşk hikâyesi, Nâzım’ın kaleminden Leonardo’ya başka bir selamdır.

İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba Nâzım, Karl von Drais’ten haberdar mıydı? Yüksek ihtimalle hayır. Ama Alman mucidin icat ettiği şeylere büyük muhabbet beslediği kesindir. Mesela daktilo… Bursa Cezaevi’nden Kemal Tahir’e yazdığı bir mektupta:

“Kardeşim Kemal Tahir. Sana evvela şunu söyleyeyim ki ben bu satırları kendi daktilom ile yazıyorum, bedeli sonra verilmek üzere 1913 modeli ve yarım ton ağırlığında bir makinem var. Tolstoy’un tercümesini Maarif Vekaleti ille de daktilo makinesiyle istediğinden başıma bu hal geldi […] Daktilo ile yazı yazmak ne güzel şey ve yeryüzünde mülkiyetini affedeceğim yegâne istihsal [üretim] aleti daktilo makinesidir”

Nâzım Hikmet – Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar

1821’de daktilonun ilk örneklerinden birini icat eden Drais, Nâzım’ın andığı başka bir aletin daha mucidiydi. Demiryolu rayları üstünde hareket eden drezin de onun hayal gücünün ürünüydü. Türkçeye aynı isimle giren alet, 21 yaşındaki Nâzım’ın “Makinalaşmak” şiirinde fütürist bir heyecanın vesilesi olmuştu:

… damarlarımda kovalıyor
oto-drezinler lokomotifleri!

Nâzım Hikmet – Makinalaşmak
Tolstoy’un Bisikleti

Tolstoy’un bisikleti

Nâzım’la bisiklet ilişkisini başka bir çocuğa, Tolstoy’a bağlayarak yazıyı toparlayalım. “Çocuk” benzetmesi bize değil Nâzım’a ait. Kemal Tahir’e yazdığı bir mektupta: “Tolstoy’a gelelim. Halis muhlis dev. Fakat bu devin bir çocuk yüreği var. Dehşetli bir şey” der.

Bu Dünyadan Nâzım Geçti kitabıyla bize çok değerli bir başvuru kaynağı kazandıran Vâlâ Nureddin, Nâzım’dan aldığı bir mektupta şu satırları okur: “Tolstoy’un Harp ve Sulh adındaki romanını Ankaralı bir zat ile Maarif Vekâleti’ne tercüme etmekteyiz. Ben muhakkak ki çok kötü bir mütercimim, daha doğrusu sayın ihtiyara karşı öyle bir hayranlığım var ki, tek kelimesini bozacağım diye ödüm kopuyor…”

Harp ve Sulh yayımlandığında çevirmen olarak sadece Zeki Baştımar’ın adı geçer. Ama sonraki yıllarda iki çevirmenin de adı kapakta yerini bulur.

Nâzım’ın “çocuk yürekli, sayın ihtiyarı” bisiklet kullanmayı 67 yaşına geldiğinde öğrenmişti. Evlat acısını iki tekerin şifasında gidermeye çalışıyordu. Ne yazık ki Nâzım onun bisiklet kullanmayı öğrendiği yaşı bile göremeden bu dünyadan göçüp gitti. 61 yıla sığdırılmış birkaç asır… Kaç faniye nasip olur ki?

Aydan Çelik

Kaynak: İST Dergi | İstanbul’un Yaşam Kültürü Dergisi / Aydan Çelik

Nazım Hikmet’in kızı: Anneme Türkiye’sini göstermeyi hayal ediyordu hep – DW Türkçe