Acı şarap gibi aksın hayat
Beyoğlu’nda üçüncü sınıf bir otelde, bu otelin ıssız bir odasındayım. Zamanın dışında bir yer burası. Dün gece kendime ve evime dayanamadım, buraya geldim.
Kızıl bir gölge vuruyor, odanın isli duvarlarına. Du damlıyor, kararmış musluklardan kirli lavaboya. Duvarda, yirmi senenin öncesinin bir takvimi. Takvimin üzerinde bir fotoğraf: Bir maymun bir genç kıza sarılmış, birlikte gülüyorlar. Yastık öyle kirliki gömleğimi çıkartıp üzerine yaydıktan sonra başımı koyabiliyorum ancak… Öylece, kıpırtısız, odanın tavanını seyrediyorum…
Beyoğlu, yatağımın yanındaki pencerenin altında cumartesi gecesine hazırlanıyor. Hırslı, kirli, doyumsuz, telaşlı bir nehir akıyor, pencerenin altından… Hep aynı, acı verecek kadar aynı, her şey.
Hiç Bir Şey Senden Eski Değil
Sayfa 144
Arkadaşlar bu kitabı alın okuyun 😉 .