İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez iken, elalemin namusuna yan gözle bakmaz iken. Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına, ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok.
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına.
Daha çatal bıçak kaşık icat edilmemişken, İsmail’e inen koç kurban edilmemişken, bir kavga başlamış ki nasip kısmet uğruna, kapağı ver kulpu al kurbanı ne hiç soran yok.
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına.
Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası, topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası, bazen durur bakarım bu ibret tablosuna, kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok.
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına.
Ağzı açık gözü toklar buyursunlar baş köşeye, kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye, nefsine hakim olursan kurulursun tahtına, çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına.
Halat gibi bileğiyle yayla gibi yüreğiyle, çoluk çocuk geçindirip haram nedir bilmeyenler, buyurun sizde buyurun.
Buyurun dostlar buyurun.
Barış der her bir yanın altın gümüş taş olsa, dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa, sapa kulpa kapağa itibar etme dostum, içi boş tencerenin bu sofrada yeri yok, para pula ihtişama aldanıp kanma dostum, içi boş insanların bu dünyada yeri yok.
Hey gidi hey, bu şarkı ve benzeri belki 100lercesinin tıpkı kitaplar gibi Türkiye’de yasaklandığını burayı şu an okuyan kaç kişi biliyor acaba. Her şey değişiyor, teknoloji ile tüm yaşam sistemimiz sürekli değişim içinde, yasaklar da öyle. Sanmayın ki 30 yıl öncekiler şimdi yok.
Kimi tatlı peşinde, kimininse tuzu yok.
Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum.