Ben tatildeyken blogosferin iyice karıştığını özellikle Blograzzi hakkında bir takım tartışmaların ( # # # # # ) bir çok blogda yazıldığını ve yorumlandığını gördüm, tüm bunları detaylıca inceleyip aslında blogcuların iki ana kategoride olabilecekleri kanısına vardım.
Bu benim yorumum, konuya yaklaşımım dır ve tekrar tekrar iyiki blogum var diyorum fikirlerimi yazabileceğim özgür bir medyam var.
Bana göre blogcular iki ayrı ana kategoride değerlendirilmelidirler, bunlar tıpkı Beyaz Türk – Siyah Türk geyiğindeki gibi Beyaz blogcular ve Siyah blogcular olmalı.
Şimdi beyaz blogcular ile siyah blogcular arasındaki farklara bakalım;
Beyaz blogcular: Bu blogcular genellikle işleri gereği internetle çok haşırneşirdirler ve php, css vs. gibi kodlama, tasarım konularına hakimdirler, beyaz blogcular büyük komüniteler de (bildirgec, zoque vs.) yer alırlar ve orada bir çevre sahibidirler, internet teknolojilerini ve gündemi sıkı takip halindedirler, beyaz blogcular birbirleri ile dayanışma içindedirler, hemen her yerde onlara rastlayabiliriz, bloglarında diğer tüm blogcuların işine yarayabilecek bilgilere rastlayabiliriz, referans yazılar ve yeni icadları ile karşılaşabiliriz. Siyah blogculara göre daha çok şanslılardır hatta çoğu blog yazarak para kazanmaktadırlar ve akıllarında hep bir proje vardır, artık onlar için blog yazmak bir iş gibidir.
Siyah blogcular: Bu arkadaşlarımız bana göre gerçek blogculardır. Blog yazmak onlar için not almak gibidir, genellikle kendi hobileri (el işi, takılar, yemek, çizgi film, sinema, seyehat) veya kendi meslek alanlarında yazarlar, kodlama ( php, css vs. ) umurlarında değildir anlamazlar, baskın olarak ana konularında yazarlar ara sıra sürprizler yapıp farklı konularada değinirler yazılarında, her yerde rastlayamazsınız onlara büyük komünitelerde yokturlar, fazla tanınmazlar internette, genelde gerçek hayatta çok farklı işlerle meşguldürler, beyaz blogculara göre arka planda kalırlar ama içlerinden iyileri bir şekilde keşfedilip televizyona veya gazetede röportaj verebilmeye kadar yükselebilir, buna örnek Eda Suner hanımı verebiliriz.
Birde gri blogcular vardır (: ben belki griyim bilemiyorum kendimi kendimin ortaya attığı fikirde bir kategoriye sokmam zor. Her ne olursa olsun blog yazmak çok güzel bir şey.
Kendi alan adını tescil ettirmiş blogcular ile ücretsiz servisleri kullanan blogcular arasında da farklar var, bazen ücretsiz alanlarda yazan blogcular kendi alan adlarını tescil ettirmiş blogculardan daha profesyonel olabiliyor ama genelde blogger vb. ücretsiz servislerde yazan blogcular siyah blogcu kategorisinde oluyor.
Blograzzi konusuna gelirsek, tartışmaların hemen hepsi kullanıcıların puanlama sistemine olan güvensizliğine bir takım blogcuların sanki sistemde kayırılıyor gibi görünmesine dayanıyor. Ben buna katılmıyorum, Blograzzi’nin şu ana kadar görünen yüzü ve sahibi konumunda olan Arda Kutsal’ın Blograzzi konusunda yazılan en ufak yazı ve yoruma inanılmaz bir hızda yetişip cevap verebilmesi beni şaşırtıyor. Arda Kutsal’ın blogculara sıkılmadan cevap vermesi ve her fikre saygı duymasının arkasında yatan gerçek Blograzzi’nin gelişme döneminde olması ve bu dönemde Blograzzi’nin varoluş nedeni olan biz blogcularında fikirlerinin Arda’ya göre ve banada göre değer arz etmesidir.
Blograzzi bir ihtiyaçmıydı? Evet çoğu kişinin aa ben bunu düşünmüştüm, vallahi benim aklıma gelmişti diyebildiği ve şu anda paylaşılamayan, tadından yenemeyen bir proje. Blogcular arasında bir rekabet oluşturmuş gibi görünsede bana göre böyle bir şey yok, Blograzzi olmadanda popüler bloglar zaten popülerdi ve belli bir okur kitleleri vardı ve daha ötesi siz eğer blogunuzun popüler bir blog olmasını istiyorsanız, popülerliği biraz açarsam; konusunda alanında bilinen sözü geçen bir blog sahibi olmak istiyorsanız bunu yazdığınız yazılarla, değindiğiniz konularla başarabilirsiniz ve Blograzzi’de sizin blogunuzun zaten var olan popülerliğini kullanarak sizi o sıralamada ilk sıralara koyacaktır. Yani kısaca Blgorazzi’deki sıralamada üst sırada olmak için Blograzzi’nin yapabileceği bir şey yok ve aslında Blograzzi’de üst sıralarda olmanında bir anlamı yok bana göre.
Blograzzi yeni bir servistir, logosunun altında yazdığı gibi beta ( deneme ) dir., gelişmesine biz blogcuların katılımıyla tavsiyeleriyle devam etmektedir. İlk duyduğumdan bu yana Blograzziye destek oldum ve olacağım, bir çıkarımmı var hayır yok sadece projeyi geliştiren kişi ve projenin başlıbaşına mükemmel bir fikir olduğunu düşünüyorum. Ben gerçek bir Türk blogger olarak, bu alemin insanı olarak Blograzzi’nin arkasındayım ve göreceksiniz Blograzzi dahada büyüyerek devam edecektir çok önce bir yerde yazdığım gibi Türkiyenin Technorati olacaktır, olması lazım.
Selçuk hocanında bahsettiği bir mevzuya değinmek istiyorum, beyaz blog, siyah blog dedik peki hangi siteler blog olarak adlandırılabilir? Mesela Pilli’nin siteleri bildirgec, hafif bunlar ile bizim kişisel bloglarımız aynı kategoride aynı sıralamada olması sizce adilmi? Bildirgec blogmudur? WorPress Türkiye blogu ile benim blogum nasıl yarışabilir? Kendi sunucuma Türkçe bir WordPress kuracağım ve gidiyorum Wp-Türkiye sitesine oradan indiriyorum Wp’yi kuruyorum sunucuma ve kurar kurmaz blogrollda 4-5 site ile karşılaşıyorum bunlardan biri elbette WordPress Türkiye ve diğerleride organizasyonda bulunan arkadaşların blogu. gördüğünüz gibi Blograzzi’nin puanlama sistemine etki eden en önemli kaynak olan Technorati’yi etkileyen backlink durumundan otomatikmen kazandılar. Eee benim ve diğer blogcu arkadaşlarımın böyle bir imkanı olmamasına karşın ve onlarla aynı sıralamada yarışıyorum sizce bu adilmi? Ne yapmak gerekir, ya da bir şey yapmak gerekirmi?
Bildirgce’de yazdığım Bildirgec blogmudur? yazısına gelen yorumlar şöyle;
# Bana göre Bildirgeç bir “sosyal haber” sitesidir. Aynen digg.com gibi. Ve tek görevi daha önceden üretilmiş olan içeriklere yönlendirme yapmak olmalıdır. Sen de blog yazarısın. Mükemmel bir yazı yazmışsın diyelim. Bildirgeç’in tek görevi senin bu yazını bildiri yapıp daha fazla kişinin haberdar olmasını sağlamak olmalıdır.
Ama ne yazık ki bildirgeç’in bir “kimlik” sorunu var. Kimisi blog olduğunu sanıyor. Kimisi de içerik üretilecek bir yer olduğunu sanarak uzun uzun yazılar yazmaya çabalıyor. Aslında Bildirip Geçilmesi en doğru olanıdır.
# bildirgeç tabii ki bir blogdur.
orijinal haliyle blogun ne olduğunu biliyoruz (weblog). hergün, konusu ne olursa olsun, yazıların, çizilerin, fotoların vs. yayınlandığı, esas olarak tek sayfadan müteşekkil yeni nesil web sitelerine kabaca blog diyoruz.
eee, bildirgeç bu tanıma uymuyor mu? gayet tabii uyuyor. bildirgeç’te hergün birşeyler yayınlanmıyor mu? yayınlanıyor.
blogları çeşitli kategorilere ayırabiliriz. içeriğine göre ayırırsak photoblog, yemekblogu gibi birçok alt dal sayabiliriz.
amaçlarına göre gruplandırırsak, (bu amaçlarına göre ayırmayı ben yapıyorum, başka yerlerde de yapılmış olabilir, haberim yok) iki ana alt dala ayrılır bloglar. birincisi kişisel bloglardır ki bunlar ‘yazmak için yazarlar’ para kazanma vs. amaçları da olabilir ama bu kişisel bloglarda esas olan kendi başına birşeyler üretmektir. ikincisi ise doğrudan tüketiciye/ziyaretçiye hitap eden ve kimi zaman tek yazarlı da olsa çoğunlukla çok yazarlı bloglardır.
yazar sayısına göre kategorize edersek bloglar tek yazarlı ve çok yazarlı diye ikiye ayrılır. çok yazarlılarına komünite deniyor.
şimdi, bildirgeç’i bu kategoriler altına sokacak olursak; içeriğine göre bildirgeç bir web blogudur. zaten bildirgeç’in sloganı da internet, tasarım… diye başlıyor. amacına göre ise bildirgeç doğrudan ziyaretçiye hitap eden, para kazanma amaçlı ‘profesyonel’ bir blogdur. son olarak yazar sayısına göre bildirgeç, çok yazarlı bir komünite blogdur.
en nihayetinde bildirgeç bir blogdur.
Sizin yorumlarınızı bekliyorum, teşekkürler.
“Beyaz blogcu ve Siyah blogcu” için 21 yanıt
bence bildirgec v.b sistemler blog değiller yani değiller çünkü bilmem kaç yüz tane yazarı var, sürekli güncelleniyor ama blog dediğin zaman 1 bilemedin 5-6 kişi yazar bu durumda bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. diğer yandan örneğin bildirgec; bir haber sitesi teknoloji e web dünyası ile ilgili yani kişisel birşey yok içinde şu çıkmış, bu inmiş, o yayınlanmış gibi..
aslında bir yeni yetme olarak bu yorumu yapmam ne kadar doğru olur bilmiyorum ama bildirgeç ile wolkanca'nın aynı olduğunu nasıl iddia edebiliriz ki? blog mu günlük mü kargaşası bile bulunurken, "günlük" olayını benimseyenlerin, bildirgeç'e günlük demesini ne kadar bekleyebiliriz..
blograzzi ise, her yerde yazdığım, fikrimi belirttiğim gibi geliştirilebilir bir yapıda. çeşitli algoritmalarla bu aşılabilir, aşılmalı ve türk blogcularına, yeni başlayanlara bir kaynak olmalı.. 1 ay olmadı daha blog yazmaya başlayalı ama blograzzide gördüğüm ve incelediğim bloglar sayesinde kendimi kısa sürede geliştirdiğime inanıyorum. elimin altında böyle bir yapı olmasaydı, bu kadar blogu nası bir arada görebilirdim ki..
blog camiasına bile siyaset karıştı, türkiye'de her konuda tartışma hit bitmeyecek, eldeki imkanlarla yetinmeyi bilmiyoruz. siyasi partilerin birbirleriyle çekiştiği gibi bizlerde sanal alemde muhalefet yapıyoruz. arda beyin dediği gibi, kavga yerine yapıcı yazılardan bahsedelim. blograzzi üzerinden siyaset yapmak bence hiç hoş değil. oranın herzaman bloglar için bir pazar alanı olduğunu savunuyorum ve bu düşüncem hiç bir zaman değişmeyecek. fikirlerin konuşulacağı bir yapıda biz kişileri konuşuyoruz. bırakın ne yaparlarsa yapsınlar. senin alexa iyiyse, pr iyiyse, tecnoratide hatırı sayılır bir yerin varsa, blog camiasının 7 düvelinde namın salınıyorsa ve saglam bir içeriğe sahipsen tartışmaya ne gerek var. hangi dizine kayıt olsan başı çekersin.temiz ve siyasetten uzak bloglama dileğiyle….
bence blogları kategori kategori ayırmalılar. ve ana sayfada sürekli aynı kişileri göstereceklerine rasgele bloglardan yazılar göstersinler.
birde bu link olayı ile ön planda olan beyaz blogcuların dışında kalan kısım kendini sürekli blograzzide olmak zorunda hissediyor çünkü tanıdığı tanımadığı okuduğu okumadığı bloglara yorum yaparak puan yükseltme derdinde. bence blograzzinin yapısı itibariyle her fırsatta önde olanları göstermek yerine altta kalmış blog yazarlarınada şans tanıması gerek. zaten biz biliyoruz ve her yerde görüyoruz bu abileri önemli olan herkesden haber almak 😉
bildirgeç vb. blogdur.
nasıl engadget, gizmodo, boingboing blogsa.. bildirgeç de blogdur hafif de..
arkadaşlar, şu anda bir seyahat sebebiyle şehir dışında gprs üzerinden bu yorumu göndermeye çalışıyorum. her seferinde bağlantı kopuyor ancak neyse ki yorumu öncede bir kenara kopyalamıştım. (bu arada edge teknolojisinin bluetooth bağlantı ile pc üzerinden kullanıldığında tahmin edildiği kadar hızlı çalışmadığını da söyleyebilirim.)
öncelikle blograzzi ekibine ve bana güç veren bu yazı için wolkanca'ya teşekkür ediyorum.
blograzzi'de son haftalarda çok yoğun olarak tasarım yenileme, blograzzi puan iyileştirmeleri ve ek özelliklerimiz üzerinde çalışıyoruz.
son gelişmeler ışığında bir de bu çalışmalarımıza özel bir sistemi dahil ettik.
söz konusu sistemimiz, yayına alındıktan sonra kullanıcıları otorite bazlı bir düzenlemeye alarak blograzzi dahilindeki tüm aktivitelerini burada sahip olacakları otorite değerine göre etkin kılacaktır. yani, kullanıcıların herkesi favorilerine eklemesi, herkese birkaç kelime yorum yazması ya da benzeri haksız avantaj sağlayan aktiviteler etki sağlamayacaktır.
bu yeni algoritmamızı ınveon'un harika insanları yaratmış olup, şu günlerde testlerine başlayacaklardır. ancak biraz önce belirttiğim gibi bu sistemimiz ancak mevcut işlerimiz tamamlandıktan sonra yayına alınacaktır. konuyla ilgili detaylı açıklamayı ınveon'dan yetkili arkadaşlarım yakın zamanda blog.blograzzi üzerinden yapacaklardır.
blograzzi ana sayfasında yayınlanan en iyi 20 listesi ise ilerleyen dönemlerde farklı listelerle yerini paylaşıyor olacaktır. ancak bunun için de hak verirsiniz ki biraz zaman istemek durumundayız. keşke onlarca kişi ile çalışıyor olsaydık ve söz konusu zaman kısıtlamamız hiç olmasaydı ama malesef birkaç kişilik ekibimizle ancak bu kadar proaktif davranabiliyoruz.
hangi site blogdur, hangisi değildir, hangi kullanıcı iyi niyetli (beyaz), hangisi kullanıcı kötü niyetlidir (siyah), hangi blog spam'dir, hangisi değildir gibi konular ise bence halen bir soru işaretidir. elbette kişisel olarak bu konuda görüşlerim var ancak blograzzi'de benim görüşlerimin ön plana çıkması paylaşımcı web 2.0 ortamı için doğru olmayacağından her platformda bu konuların açıklığa kavuşmasını rica ediyorum. bugüne kadar benim bu talebim malesef olgun olarak cevaplanamadı. hatta bunu talep ettiğim blogların yorumlarında tartışma ya devam etti, ya da yorumlar bir anda kesildi, son yorum bana ait olarak kaldı.
çözüme ulaşmak adına aşağıdaki soruların cevaplarını bulabilirsek sanırım büyük yol almış olacağız.
2001 yılında kişisel web sitesi üzerinden kendi yazdığı haber sistemi ile yazı yazan bir arkadaşımızın sitesi bugün için blog mudur? o dönemlerde blog değil miydi?
blog olmak için gerekli olan kriterler nelerdir? rss mi? yorum almak mı? günlük olarak düzenli yazmak mı? yazarın kendisi hakkında ya da kendi görüşlerini yazması mı?
günlük olarak sadece video ya da müzik paylaşan ve wordpress üzerinde çalışan bir site blog değil midir?
vlog dediğimizda sadece kişinin kendi kaydettiği videoları mı kabul ediyoruz?
bir site rss sağlıyor, yorum alıyor ancak 1000 kişi aynı anda yazıyorsa blog değil midir? ülkemizde birçok kişinin aynı anda yazılar yazdığı siteler sadece pilli siteleri ile mi kısıtlıdır? blogkazani.com blog mudur?
sorular bu şekilde genişletilebilir ancak sadece bunların cevabını bile bulabilirsek, hepimiz için büyük katkı sağlayacaktır.
bizler blograzzi'de bugünlerde bu soruların cevaplarını derleyerek bir standart oluşturmaya çalışıyoruz. beta'dan çıkmamız ile birlikte de bu standartları blograzzi'de uygulamaya almış olacağız. bu sebeple paylaşımlarınızı ister buradan isterseniz blograzzi iletişim formu üzerinden bizlere ulaştırmanız çok büyük önem teşkil edecektir.
blograzzi'yi göstermiş olduğunu ilgi, sahiplenmiş olmanız ve desteğiniz için tekrar teşekkürler ve herkese ayrı ayrı başarılar dilerim.
standart oluşturmaya başlamanız güzelde, bunun ne zaman biteceği hakkında bir açıklama yapmadınız henüz. bunu uzun uzun size de, özel olarak ınveon'a da söyledim. siz bir müdahale yaptığınızda, eğer adil bir müdahale olursa, şu anki sistemden puan toplayanlar -biraz da haklı olarak- itiraz edecekler. kaldı ki, bir müdahale olana kadar da zaten atı alan üsküdar'ı geçmiş olacak. sonuç olarak, bu müdahale ile iki tarafı da memnun etmeniz çok daha zor olacak.
ınveon'dan aldığım cevap, yorum ve favori eklemeyle gelen puanların önemsiz derecede düşük olduğuydu. hiç de öyle değil; elimde aynı iki sitenin yorumlu-favorili ve "sıfır" hali var. puan farkının % kaç oynadığını tekrar söyleyecek değilim; başka bir yerde zaten söyledim bunu.
ınveon'un harika insanlarının yarattığı algoritmanın nasıl puanlama yaptığını açıklamanızı rica etmiştim ama böyle bir açıklama yapılmadı. "otorite bazlı" yeni modelin ne olduğunu anlamadığım ve bilmediğim için (herhalde herkes benim durumumda bu konuda) bir yorum yapamayacağım; ama insan kötüniyetini engelleyebilecek bir algoritmanın varolmadığı ve olmayacağı da kesindir. öyle olsaydı, blogları insanların yazmasına gerek kalmazdı. algoritmanın da sopası olmayacağına göre, moderatör olarak canlı insan koyacaksınız herhalde.
sagci ve solcu gibi bir sey mi oluyor?
sanırım ben beyaz blogcuyum ama kanımda siyahlıkta var gibi hem kendi meslegimle alakalı şeyler yazıp okuyanları bilgilendirmek hemde php css ve dier teknik konularda işimi cözebilecek kadar bilmek gercekten güzel belki ikisini karıştırırsak bende griyim diebilirim 🙂 kim nederse desin ama ben blograzziden memnunum ama değerlendirmeyi technorati ve alexa dışında bloga yazılan yorumlar ve giren tekil kişi sayısıda göz önnde bulundurularak not verilmeli yada blograzzide tekil kişi saysı ve bunu gibi dier istatistikleri görebilelim ki dier sitelere ihtiyacımız pek kalmasın..
gercekten güzel bir yazı olmuş…
blog ile site arasında ne fark var ben anlayamadım galiba? adına blog deyin, site deyin ya da başka bir şey. önemli olan amatör bir ruhla bişeyler anlatmaya çalışmak değil mi? bana göre içeriği sıfatından daha önemli. herkes bir şekilde öyle ya da böyle kendini ifade etmeye çalışıyor. teknik konulardaki bilgisi sıfır olan biri başka bir yerde yazıyor diye orayı hemen blog tanımının dışına mı çıkarmak gerekiyor? bana kalırsa, kurumsal bir kimliğe bürünmeden kişisel olarak yürütülen her yere rahatlıkla blog diyebiliriz. neticede herkesin kendini ifade tarzı başka türlü.
bu sorun bence sitenin çok yeni olmasından kaynaklanıyor düşünün ki: technorati'de bir blogu favorilerinize eklediniz bu onu ne kadar yükseltir sizce? tabii ki çok yükseltmez çünkü o orada çok blog kayıtlı ve yüzde binde birler oynuyor. blogun yerini değiştirebilmek için yüzlerce kişinin eklemesi lazım bu da o kadar kolay değil. her yiğidin harcı da değil. şöylede bir örnek vermek istiyorum: bizim şehrimizde öss sınavı başarı istatistiklerini kontrol ediyordum sarıcakaya anadolu imam hatip lisesinden 4 kişi üniversite sınavına girmiş ve 3 kişi kazanmış. başarı %75. yunusemre lisesinden 200 küsür kişi girmiş yarısı kazanabilmiş. başarı %50. simdi imam hatip lisesinde eğitimin çok daha iyi mi olduğunu iddia edeceğiz? veya şöyle söyleyelim bu iki okulu başarı yönünden sıralamak ne kadar doğrudur? bunun önlemek için de barış beyin de söylediği gibi şu beta sürecinde(en azından blog seviyesi belli sayıya ulaşana kadar) bazı blogların haklarının yenmemesi için canlı moderatörler olmalı.
@sözlük
evet belki sağ sol gibi bir şeydir ama tam değil benzer. özü beyaz adam siyah adam aslında amerikaya dayanıyor. birde alaylı ile okullu benzetmeside olabilir.
@arda kutsal
pro-aktif davranabilmek; problemler, sorunlar çıkmadan önce bunlara önlem alabilmektir. senin bahsettiğin önlemler ancak re-aktif davranış olarak isimlendirilebilir. keşke gerçekten pro-aktif davranabilip, bu problemler çıkmadan önce bazı önlemler alabilmiş olsaydınız.
gene pro-aktif yaklaşıma bir örnek olarak; bugün cevabını aradığın "hangi site blogdur, hangisi değildir?" vb. gibi soruların bir çoğunun da cevabı net bir şekilde daha bu servise başlanmadan önce verilmiş olmalıydı.
ayrıca, almayı düşündüğünüz önlemleri hayata geçirmek arzu edilenden daha uzun bir zaman alacak, ve bu önlemlerin birşeyleri düzeltmesi de ayrı bir zaman alacak ise neden sisteme manuel, direkt müdaheleler ile kalıcı önlemler devreye girene kadar sorunları çözmeyi düşünmüyorsunuz?
son değinmek istediğim konu ise, "haksız avantaj sağlayan aktiviteler etki sağlamayacaktır." demişsiniz. bence bu tek başına yeterli bir önlem değil. haksız avantaj sağlayan veya bunu sağlamaya çalışan, deneyen herkesin cezalandırılması gerekiyor. böyle bir cezalandırma olmadığı sürece, her ne kadar etki sağlamasa bile, insanlar oturup haksız avantaj için her türlü yolu, metodu deneyecektir. zaten bu kadar serbest bir şekilde her türlü yolu denerlerse, elbet bir gün yeni algoritmayı da aldatmanın bir yolunu bulacaklardır.
neyse, söyleyeceklerim bu kadar. yani her ne kadar ah keşke şöyle olsaydı, ah keşke böyle olsaydı havasında geçse de, artık geriye dönüp birşeyleri düzeltmek mümkün değil. sizin şu an geleceğe bakıp, ilerisi için ne tür önlemler alacağınıza yoğunlaşmanız lazım. yalnız geçmişte yaptığınız hataları net bir şekilde göremezseniz, ileride de aynı veya benzer hataları tekrar yapma ihtimaliniz yüksek olur. ben burada bir eksik olduğuna inandığım için bazı hatırlatmalar yapmak istedim. benim sizin iyi niyetinizden şüphem yok ama türkiye'nin technorati'si diye yola çıkayorsanız sadece iyi niyetten daha fazlası gerekiyor.
teşekkürler…
@halil bahsettiğin şu pro-aktif-re-aktif olayı webde beta aşaması olarak isimlendiriliyor. bir servisin kullanım gücünü herzaman kullanıcılar belirler. hiç bir oluşum dötr dörtlük başlamazki, mutlaka eksik bir yön olacaktır. beta süreci bu eksik yönlerin tartışılıp, çözüm yolunun bulacağı bir dönem olacaktır.
bir de mavi yakalı beyaz yakalılar var ;=)
siyahım demek zor ama kendimi siyaha yakın hissediyorum. font color=#333 olabilirim 😀
wolkancım yeni okudum bunu ve mest oldum çok ama çok teşekkür ederim ne güzel senin gibi birinden bunu duymak 🙂
@emre
en sevdiğim renktir { #333 }.
@eda suner
bende teşekkür ederim, gerçekten çok başarılısınız örnek alıncaka birisiniz blogosferde.
ayrıca günaydın 🙂
aman wolkancım layık görmen ne güzel sana da ve tüm okuyan dostlara günaydınlar
👿 👿 👿 ya kardeşim kendime blogcu açmak için üye olmaya çalışıyorum ama ısrarla kabul etmıyor doğruda yazsam yanlış da yassam kabul etmıyor nasıl üye olabılırım 😈 😈 😈 😈 😥 😥 😥 😥 dikkate alırmısınız lütfen…! !!!!!
ben bakmadığım için siteye incelemediğim için tam olarak bilmiyom ama ortadır